Pazar, Ekim 01, 2006

Baykal


"Imagine it – the ice wide freeze of its size,
And their feet flapping noiselessly
Acres above your dreaming eyes
As you’re anchored by dense breath
And lead to wait and supplicate
In the temple of this Russian god.

Tectonic sections’ weight groaning
In the silent deep, letting go of bubbles
Air and sliding ice slipping upward ever
Towards those at the surface
Who daren’t look down
In case the vertigo clutches them
And their breath away til they sink
Forever into your hungrily grabbing depth.

The deepest point dark as a pine tree
Inverted cleanly delving as it falls further:
A crevice in the scream
As they see down forty metres or more
Sometimes, and think that they could fall
From your buoyancy…"
Thanks to J.

Çarşamba, Ağustos 23, 2006

Yolculuk

Once gozlerindi dusledigim,
arkasinda o sicak gulusun.
Saran tum vucudumu kucucuk bir opucukdu.

Ne demeli belindeki o kivrima,
bir de ayaga kalkmis kalcalar.
Eh kaldirmis baslarini goguslerini de unutmamali...

Pazar, Temmuz 30, 2006

Sen

Oyle bir sinmissin ki icime,
sokup atamiyorum,yerlesmissin bas koseye.

Ne ustune senelerin gecmesi,
ne de yasanan kacamaklar unutturur seni.

Her yeni yolculuk senden uzaklastirir derken
buluyorum kendimi seninle her seruvenin sonunda.
Biraz caresiz hani biraz da hayal kirikligina ugramis halde.

Nedir beni sana boyle baglayan,
hic mumkunu yok boyle baglanmanin.

Sana olan derin askim,belki de kizginligim.
Ulasamamanin cazibesi, uzakligin yarattigi gizem.

Bazen dusunuyorum her an bulacagim cevabini
Ama variyorum o kacinilmaz sona.
Basliyorsun aklima dusmeye ve cikmak istemiyorsun
Vucuduma sarilmis, ve de almissin baskoseyi.

Çarşamba, Temmuz 19, 2006

Bekle Beni

Hic beklenmedik bir anda cikip geldin isde,
Sanki bu anin gelmesini bekliyordun senelerdir.
Once gozlerin ve de gulusun
sonrasi tenin eklendi sicak selamlamaya.

Urperdi birden vucudun,
ben degilmiydim dokunan.
Yoksa uzun bekleyisin heycani mi.

Gel uzan yanima ve koy basini.
Bu sefer dinleyecegim seni.

Eh sabah oldu artik.
Asma koprunun cilgin seruvencisi
Kalk da selamlayalim gunesi.

Pazar, Temmuz 09, 2006

Ansizin

K`e Armagan...

-I-

Ve kirildi cemberin halkasi!
Daha sonu gelmez bir yolculuk varken onumuzde.

Ey kendine yetemeyen yalnizligin isyankar adi!
Bilemeden daldin bu seruvene.
Ama hic bir seruven yasanmadan yazilmaz ki.

Beklenmeyenin bileskesi acidan yogrulmus.
Yakalar apansizin gecenin en karanlik aninda.
Hicbirimiz hazir degildik ki!

Gel otur yanima ve sokul icime,
O yillarin boslugu isitacak ozlemiyle seni.
Yeterki kal icimde…

05/12/2005 23:59

Cumartesi, Temmuz 08, 2006

Uc Durak

Once gozlerimin icine bakdi, bir saniye surmedi sessizlik.Oysa ne kadar uzun geldi bana.Sanki o bir saniye icinde buyuk bir yolculuga cikmis gibiydim.Ilk duragim gecmisimdi...Kaldim bir sure orda.Ne kadar gorulecek cok sey varmis.Bir de goremediklerim.Durdum ve dinledim.Sessizlikdi bana yol gosteren.Hic ayrilmak istemiyordum ilk durakdan.Ama yapamam bunu,daha cok uzun bir yolculuk var onumde bekleyen.

Ikinci duragim andi....Durup gulumsedim biraz.Cok da degil gorulecek.Bir daha gulumsedim.Hani biraz da igneledim kendimi.Ne kadar kisaymis bu durakda kalisim.Oysa en uzun kalinasi gereken durak.Hani biraz da icerlenmedim degil.Donup bir daha bakdim geriye.Ayrilmak istemiyor gozlerim ilk durakdan,ayaklarim alip goturse de beni.

Son durak gelecek.Soyle kafami kaldirip bakiyorum.Goremiyorum yolun sonunu.Ne kadar ucsuz ve de bucaksizmis bu yolculuk.Hep sonunu merak ediyorum...

Pazar, Haziran 25, 2006

Blow

Bugun "blow" isimli flmi izledim.Basrollerinde J.Deep and P.Cruz oynuyor.Gercek bir oyku uzerine kurulmus olan film basit ama ayni zamanda hayata yonelik onemli mesajlar veriyor.Sadeligi filmin kalitesine negatif bir etki yapmadigi, aksine seyirciyi film boyunca surukleyici bir etkide bulundugu soylenebilir.
Oykuye gelince...Uyusturucu satma isine giren George,(J.Deep) kisa zamanda isi buyutur ve de en buyuk uyusturucu dagitim aginin icine girer.Bu sayede milyonlarca dolar para ve bunun yarattigi yasam tarzi uzun bir sure sarhos eder kendisini.George`u bu sekilde cok paralar kazanmaya iten gudulerin basinda cocukluk yasami gelir.Bir nevi Freud`cu bir sekilde bakarsak,ki filmde de bu vurgulaniyor, yoksulluk ve de para sikintisinin ailede yarattigi huzursuzluk ve ozellikle annenin bu duruma tahmulsuzlugu George uzerinde buyuk bir etkide bulunur. Kendi kendisine soz verir ki, ilerde hicbir zaman para sikintisi yasamayacaktir...Ote yandan, ailenin bu ekonomik zorluklarina karsi babanin kisiligi ve George`a yaklasimi da onemli bir oge olarak on plana cikar. Baba ogluna surekli sevgi dolu yaklasir ve ona paranin gercekden de gorundugu gibi onemli olmadigini vurgular...Ki bu vurguya George yillar sonra yasadiklariyla anlam verir.
Filmin kucukden baslayarak uyusturucu dunyasinin en onemli isimlerinden biri olmayi basaran George kisiligi o kadar da onem atffetmemekdedir.Bu bolum hemen hemen ayni turdeki butun filmlerde kolayca gorulebilecek ve hatda bazen sikici olarak da niteleneblir.Ancak, George`un uzerinde durulacak kisilik bolumu, bu yasam icinde cizdigi diger kisilik bolumudur.Bunun temelinde ise, babasindan aldigi egitim onemli rol oynar.George sunu farkina varir ki, yasamda paradan ve de satafatli hayatdan daha cok onemli seyler var.Ornegin; aile, sevdigin insanlarla huzurlu bir yasam...
Tabi bunun otesinde George`un yasadigi ihanet, aldatilma ve de bunlarin en yakin insanlardan,dost bildiklerinden gelmesi de onemli bir oge olarak karsimiza cikiyor..Bir de buna sevdigi kadinin terketmesi eklenince George kendini savunmasiz ve yapayalnis hisseder.Yillar boyunca cezaevinde gecirdigi gunlerde tek yasam kaynagi kucuk kizina kavusma istegi olur.Bu istek onu ayakda tutar.Ki cikar disari ve gorur kucuk kizini,ancak cok da yaklasamaz.Eski karisi George`dan para destegi yapmasi halinde kizina kavusabilecegini soyler.Bunun uzerine George son bir defa daha uyusturucu isine doner,ancak bu sefer de polis ve arkadaslari tarafindan oyuna getirilerek cezaevinde solugu alir....Kizina olan ozlemi daha da buyur cezaevinde,ki bu ozlem onun halisunasyonlar gecirmesine de sebep olur.
Film her ne kadar basit gerceklikler temelinde hareket edip, cok islenmis konulara tekrar donus olsa da, gunumuz dunyasinda yasadigimiz karmasikliklar icerisinde cogu zaman unuttugumuz hayata dair bircok temel ogeyi hatirlatmak anlaminda izlemeye deger diyorum.Tabi buna islenen konunun usta oyuncularca sergilenmesi de filme kredi vermemi sagliyor.....Ayrica son bir noktayi daha vurugulamadan gecemiyecegim; hayat oyle bir yolculuk ki,birtakim seyleri farkina varmamiz ve de bunlar dogrultusunda yasamamizin yon degistirmesi kacinilmaz olabiliyor.Ki bu gerceklik George`un yasaminda buyuk dalgalanmalara sebep oldugu gibi buyuk bedeller odemesine de yol acdi.

Pazar, Haziran 11, 2006

Pazar

Ruhumun en tasinmaz anidir,
Biraz agirligindan ve biraz da yogunlugundan olsa gerek.
Yogunlukla agirligin bir nevi bilesimi.

Cocuklugumun karmasik ugultusunda,
belki de yasanmamis anlarin hatirlanmasidir.
Ya da yasananlarin...

Ama saciyor hafif de olsa bir gulumse yuzume,
Artik bakabiliyorum kendime, gulerek kendi kendime.
Guluyorum...

Salı, Mart 14, 2006

Babam ve Oglum

Bu baslik ilk basda Turgenyev`in kitabini hatirlatdi bana.Yillar once okudugum bir kitabdi ve cok sey hatirlamiyorum kitabdan. Ancak genel olarak kusaklar catismasini ele almisdi ve surukleyici bir romandi.

Benim ustunde konusacagim ise dun izledigim film "Babam ve Oglum". Senaryosunu ve yonetmenligini Cagan Irmak yapmis.Basrollerinde ise Fikret Kuskan var.

Film seksenler donemi Turkiyesini bir cocuk(Deniz) gozunden veriyor.Darbe sonrasi Egede babasinin evine oglu Denizle donen Sadik(Fikret Kuskan) sagligini tumden yitirmisdir. Darbe doneminde cezaevinde yatmasi ve gordugu iskenceler sonucunda bir cigerini kaybeder ve yasama suresi kisalir. Sadik olmeden once Denizi dedesiyle tanistirmaya Egedeki ciftliklerine goturmeye karar verir. Bu noktadan sonra etrafda olup bitenler Denizin penceresinden izleyicilere verilir. Garip iliskiler ve tiplemeler agi Deniz icin anlasilmasi zor birer bilmece halini alir.

Filmin en guclu sekilde one cikan ogesi, basda oyuncularin rollerinde gosterdikleri ustaliklar diyebiliriz. Bunu senaryonun ustaca islenmesi izliyor.Basdan beri filme sikica sarilyorsunuz ve sonrasinda hemen neler olabilecegini merak icinde seyrediyorsunuz. Senaryo cok gercekci bir cizgi cizse de, birtakim yasanilan tuhafliklar gerceklikden bir an bizi uzaklastiriyor. Ornegin son sahnede Huseyin Bey`in (Sadigin babasi), oglunu kaybetmesi uzerine cenazeyi geri getirisinde gosterdigi tepki biraz abartilmis gozukuyor ve filmin geneli icinde yerini bulamiyor.Buna bir de Teyze hanimin usta bir psikolog gibi davranarak getirdigi cozum de Teyze karakterinden cok beklenmiyen bir davranis olarak goze batiyor.

Bana gore filmin en onemli ogelerinden birisi de, seksenler doneminde yasanan darbe surecinde hep gozardi edilen insan iliskilerinin bu kadar insanca sunulmasi basari olarak kabul edilmeli. Genelde boyle bir filmin her zaman dar bir cerceveye sikistirilip, kaba solculuk propagandasi icinde hapsedilme tehlikesi tasidigini dusunmusumdur. Oysa bu boyle olmuyor ve darbenin elbetde unutulmayacak kotu yuzu, yasanan iskenceler verilse de, film bunun otesine geciyor.

Bu kadar insanca bir sunus haliyle izleyicilerde derin dugular yaratip, zaman zaman gozyaslarina da sebep oluyor. Ben kisisel olarak iki sahnede kendimi tutmakda bayagi zorlandim. Huseyin Bey, Sadik ve Deniz ucgeninde yasanan duygusal anlara bir de Sadigin yasadigi politik eksen ekleniyor.Ucgenin her temsilcisi degisik bir kusagin birer bireyi olarak one cikiyor.Huseyin Bey, Egenin zengin ve feodal bir beyi olarak eskiyi temsil etmekde.Sadik ise bu cemberin disina cikmaya calisan gecis kusagi.Ozellikle Sadik kisiligi uzerinde durulmasi gereken bir tipleme.En cok da beni etkileyen kusak acikcasi.Bir tarafdan dusleri icin yola cikmis ve bunun icin gerekli bedelleri sonuna kadar odemis; hem sistemi hem de ailesini karsisina almis.Ancak son noktada biraz da olsa hayal kirikligina ugramanin yarattigi duygu atmosferinde bir nevi tutunamayan bir bireyi temsil ediyor.Cozum ise, Sadiga gore geri donus oluyor ve dogdugu yere babasinin evine geliyor.Deniz bambaska bir kusagin temsilcisi.O cevresini okudugu cizgi romanlar penceresinden goren;kendine gore kahramanlar ve cellatlar yaratan, cogu zaman da bir cocuk olarak yasananlara anlam veremeyen, herseyi bir oyun gibi goren biri.

Sonuc olarak, o donemde yasamis herkesin kendinden ve cevresinden birseyler bulacagi bir film.Cogu zaman ise duygulanarak geriye soyle bir sitem edercesine bakmaya yol acan bir seruven.Tabi en onemlisi de, insana ait cok degisik duygulari;ofke, sevgi,kin, vs...yasatan bir film.

Salı, Şubat 28, 2006

Limbo

Verilmeli artik bir karar,gecerken sirat koprusunu.
Bir yandan asagida hisedilen alevlerin yakiciligi,
diger tarafdan sabirsiz huriler.

O an her andir,
belki de bu an degil.

Iskalayip duruyor alevler topuklarimi
Karsida ise gulusup duruyorlar bana,
haydi cabuk gel dercesine.

Bakiyorum arkama...
Oyle bir uzun geliyor ki aldigim yolculuk
Her an dusup kalabilirim bitkinlik ve yorgunlukdan.
Oysa yol daha yarilanmadi bile!

Bir adim ileri
ve de bir geri.

Melekler, alevler ve ben...

Çarşamba, Şubat 01, 2006

Tarih

Ve kirildi cemberin son halkasi da!Oysa ne dusler yasanacakdi bu upuzun yolculukda.Buyuk bir umutla yola cikmadiysak da, her adim atisimiz tarihin sayfalarina birer birer isliyordu. Ve yazilacakdi tarih yeniden,biz her ne kadar farkinda olmasak da. Hep kahramanlar degil ki tarihi yazan, ya da buyuk savasimlarin o yilmaz ve fedakar savascilari....Dustuyse eline o apansiz ve acimasiz, yurek desen cellatlarin eline yazivermek o kavgalari ve de ihtiraslari; artikbizim degildir o tarih.Yazabilirler mi ofkemizi o yalin ve icine sigmaz haliyle....Ya sevgimizi ve de asklarimizi!Mumkun mu cellatin kaleme dokebilmesi?

Ama en buyuk ihaneti biz kendimize yaptik.Verdik eline kalemi cellatin.....

Artik birer kurulmus guzel dusden ote degildir yasadiklarimiz. Istersen savur bir tarafa hic yasanmamiscasina, ama tarih cokdan yazildi ve yok hic bir sansin degistirmeye yazilanlari, ne de gucun yeter yeni bir tarih yazmaya. Bazen bakip bakip gulecegiz ayni anda birbirimizden habersiz....Tatli bir sicaklik saracak tum bedenimizi ve anlayacagiz ki o an guluyoruz ayni seye.Bazen de garip bir huzun saracak bedenimizi ve isleyecek tek tek tum hucrelerimize ve durup aglayacagiz birlikde, ama gozyaslarimiz bile bulusmayacak ayni noktada....Tarihdir bu artik!

Birer usta titizligiyle ormusduk yolculugumuzun tum detaylarini.Her ne kadar tek basimiza kalsak da zaman zaman, biliyorduk ki, bu yolculuk iki kisilik ve yok hicbir luksumuz birakiverip aniden zamanin akisina hayatimizi. Yorulduk bazen ve oturup aldik birer derin nefes, ama bitirecekdik bu yolculugu....Tatli birer gulumseme ve o soylenen guzel sozler guc verdi yorgun ve de yipranmis yureklerimize.

Ama hicbir yolculuk sonsuza akmaz ki!...

Ve kirildi cemberin son halkasi bir kez daha! Simdi yeniden yazilacak tarih...

Pazartesi, Ocak 30, 2006

Olum

Yakalayiverir hic beklemedigin bir anda,
Hazir misin, degil mi sormaz.
Kim hazir olabilir ki!

Dusuncesi bile urpertiverir,
bakarsin geriye
ve ne de kisaymis hayat dersin.
Oysa daha cok sey var yasayacak.

Salı, Ocak 17, 2006

Bekleyis

Bir o yana, bir de bu yana
her taraf kapali.
Cikamazsin isde saplanip kalmissin
bekleyeceksin uzatsin biri elini.

Kaplasa da bir karamsarlik buludu uzerini,
bilirsin acacagini gunesin
o bardakdan bosanircsina yagan yagmurdan sonra.
Birden acar gozlerinde gunes
ve yureginde kipirdanip durur birseyler.

Alirsin kokusunu yanibasindaymis gibi,
Her an atlayacakmis gibi kollarina
bekleyip durursun.

Uzun surdu bekleyisin bu sefer,
yorgunsun ve gozlerin dalip gidiyor uzaklara,
Gorurum diye dalip giderim
uykunun en sicak davetine.

Çarşamba, Ocak 11, 2006

Ofke

Iste an gelir fiskirir beynine kan,
Tutamazsin kendini
ve savurursun kufurlerini saga sola.
Artik eser yoktur o sakin ruh halinden.

Ne demeli, an gelmisdir.
Kukreyip bagirabilirsin,
ve hatta tukurup sokagin orta yerine
hic birsey olmadan devam edersin yoluna.
O alimli elbisesi icinde sana bakan yadirgayici gozlere aldirmadan.

Ve zaman gelir ogrenirsin ofkenle yasamayi,
ama unutmazsin ofkeyle yasamayi.
Yine tukurursun bos sokaklara
aldiris etmeden alimli kadinin bakislarina.

Pazartesi, Ocak 09, 2006

Oylesine Bir Gun

Oylesine bir gun isde,
Birazdan kalkacagim yatagimdan
ve yaktikdan sonra ilk sigarami
bakacagim pencereden disari.
Cok da sogukmus bugun.
En iyisi cikmamali disari.

Cayin sicakligiyla isiniyorum,
ancak yuregim hala uykuda ve
isitamiyor gunesin ilk isiklari.
Birden kapliyor bir gulumseme
yuzumu ve de yuregimi.

Aciyorum kapiyi ve gec otur diyorum.
Sikilgan ve de utangac biraz.
Ama surmuyor utangacligi uzun.
Sokuluyor yanibasima ve
kondurur kondurmaz ilk opucugu
Birakiveriyorum kendimi kollarinda.
Biraz sevkat ve biraz da ilgi isitiyor yuregim.

Canlaniyor tenim, degdikce gozlerim
o kapkara, isilgan ve de sevecen bakislara.
Yok,degil artik siradan bir gun,
Aliyor beni icine ve birakiyorum yuregimi
ses veren o buyucu ve de kirilgan yurege.

Cuma, Ocak 06, 2006

KIRMIZI

Oyle aliyorsun ki icine beni, birden kaybolabilirim sicakligin ve derinliginde. Neden oyle saf ve masum gorunmeye calisiyorsun ki! Hic de degilsin...
Ama cocuksu gulumsemendir en cok da hatirlanan, yasanan buyuk yanginlarda ve de kavgalarda. Kolay mi birden unutabilmek dudaklarindan suzulen o sevgi sozcuklerini, ya ne demeli o saskin ve siginmaya calisan bakislara!
Hey kendine yetemeyen yalnizligin Tanricasi!Bak su pencereden disari ve gor neler akip gidiyor yanibasinda, hic farkinda degilken gecenin agirca dususunu...
Artik zamanidir kirmizinin parlak yuzune bir opucuk kondurmanin...

Perşembe, Ocak 05, 2006

Bu Aksam

Muzigin dinginligi aldi beni icine,
sariyor sikica...
Ve huznun arkadasligi.

Belki gelirim yanina,
gulumsersen son bir defa.
Oyle bir yolculuk olur ki,
defteri tutulmali....