Salı, Mart 14, 2006

Babam ve Oglum

Bu baslik ilk basda Turgenyev`in kitabini hatirlatdi bana.Yillar once okudugum bir kitabdi ve cok sey hatirlamiyorum kitabdan. Ancak genel olarak kusaklar catismasini ele almisdi ve surukleyici bir romandi.

Benim ustunde konusacagim ise dun izledigim film "Babam ve Oglum". Senaryosunu ve yonetmenligini Cagan Irmak yapmis.Basrollerinde ise Fikret Kuskan var.

Film seksenler donemi Turkiyesini bir cocuk(Deniz) gozunden veriyor.Darbe sonrasi Egede babasinin evine oglu Denizle donen Sadik(Fikret Kuskan) sagligini tumden yitirmisdir. Darbe doneminde cezaevinde yatmasi ve gordugu iskenceler sonucunda bir cigerini kaybeder ve yasama suresi kisalir. Sadik olmeden once Denizi dedesiyle tanistirmaya Egedeki ciftliklerine goturmeye karar verir. Bu noktadan sonra etrafda olup bitenler Denizin penceresinden izleyicilere verilir. Garip iliskiler ve tiplemeler agi Deniz icin anlasilmasi zor birer bilmece halini alir.

Filmin en guclu sekilde one cikan ogesi, basda oyuncularin rollerinde gosterdikleri ustaliklar diyebiliriz. Bunu senaryonun ustaca islenmesi izliyor.Basdan beri filme sikica sarilyorsunuz ve sonrasinda hemen neler olabilecegini merak icinde seyrediyorsunuz. Senaryo cok gercekci bir cizgi cizse de, birtakim yasanilan tuhafliklar gerceklikden bir an bizi uzaklastiriyor. Ornegin son sahnede Huseyin Bey`in (Sadigin babasi), oglunu kaybetmesi uzerine cenazeyi geri getirisinde gosterdigi tepki biraz abartilmis gozukuyor ve filmin geneli icinde yerini bulamiyor.Buna bir de Teyze hanimin usta bir psikolog gibi davranarak getirdigi cozum de Teyze karakterinden cok beklenmiyen bir davranis olarak goze batiyor.

Bana gore filmin en onemli ogelerinden birisi de, seksenler doneminde yasanan darbe surecinde hep gozardi edilen insan iliskilerinin bu kadar insanca sunulmasi basari olarak kabul edilmeli. Genelde boyle bir filmin her zaman dar bir cerceveye sikistirilip, kaba solculuk propagandasi icinde hapsedilme tehlikesi tasidigini dusunmusumdur. Oysa bu boyle olmuyor ve darbenin elbetde unutulmayacak kotu yuzu, yasanan iskenceler verilse de, film bunun otesine geciyor.

Bu kadar insanca bir sunus haliyle izleyicilerde derin dugular yaratip, zaman zaman gozyaslarina da sebep oluyor. Ben kisisel olarak iki sahnede kendimi tutmakda bayagi zorlandim. Huseyin Bey, Sadik ve Deniz ucgeninde yasanan duygusal anlara bir de Sadigin yasadigi politik eksen ekleniyor.Ucgenin her temsilcisi degisik bir kusagin birer bireyi olarak one cikiyor.Huseyin Bey, Egenin zengin ve feodal bir beyi olarak eskiyi temsil etmekde.Sadik ise bu cemberin disina cikmaya calisan gecis kusagi.Ozellikle Sadik kisiligi uzerinde durulmasi gereken bir tipleme.En cok da beni etkileyen kusak acikcasi.Bir tarafdan dusleri icin yola cikmis ve bunun icin gerekli bedelleri sonuna kadar odemis; hem sistemi hem de ailesini karsisina almis.Ancak son noktada biraz da olsa hayal kirikligina ugramanin yarattigi duygu atmosferinde bir nevi tutunamayan bir bireyi temsil ediyor.Cozum ise, Sadiga gore geri donus oluyor ve dogdugu yere babasinin evine geliyor.Deniz bambaska bir kusagin temsilcisi.O cevresini okudugu cizgi romanlar penceresinden goren;kendine gore kahramanlar ve cellatlar yaratan, cogu zaman da bir cocuk olarak yasananlara anlam veremeyen, herseyi bir oyun gibi goren biri.

Sonuc olarak, o donemde yasamis herkesin kendinden ve cevresinden birseyler bulacagi bir film.Cogu zaman ise duygulanarak geriye soyle bir sitem edercesine bakmaya yol acan bir seruven.Tabi en onemlisi de, insana ait cok degisik duygulari;ofke, sevgi,kin, vs...yasatan bir film.